AİLEMDE MEME KANSERİ
VAR. BENDE DE OLMA OLASILIĞI NEDİR?
Ailede herhangi bir ciddi
hastalığın varlığı hepimizin bazı kuşkulara kapılmasına neden olur. Bu
hastalığın ailenin diğer bireylerini ve beni etkileme olasılığı nedir? diye
düşünürüz. Meme kanseri de bu tür hastalıklardan biri.
Aileden
birine meme kanseri tanısı konması hem kendimiz hem de gelecek kuşaklar
açısından nasıl bir risk oluşturmaktadır?
Ne yazık ki ailede meme kanseri
olan bir yakının varlığı gerçekten de sizin de aynı hastalığa sahip olma
riskinizi belli oranda arttırır. Ancak unutmamak gerekir ki; ailenizde meme
kanserine rastlanması sizin de meme kanseri olacağınız anlamına gelmediği gibi,
ailesinde hiç meme kanseri olmayan kadınlarda da meme kanseri olabilir.
Özellikle birinci derecede akraba yani anne, kız kardeş ve çocukta meme kanseri
olması ve bununla birlikte hastalığın tek taraflı mı yoksa çift taraflı mı
olduğu, ve tanı konduğu sırada kişinin menopozda olup olmaması da önem taşır.
Aşağıdaki tabloda birinci
dereceden akrabasında (anne, kız kardeş, çocuk) meme kanseri olan kişinin meme
kanseri olma riskinin, olmayan bir kadına göre ne oranda arttığı özetlenmiştir.
Tek taraflı / hasta tanı
sırasında menopoz sonrasında ise
|
1.2 kat
|
Tek taraflı / hasta tanı
sırasında menopoz öncesinde ise
|
1.8 kat
|
Çift taraflı / hasta tanı
sırasında menopoz sonrasında ise
|
4 kat
|
Çift taraflı / hasta tanı
sırasında menopoz öncesinde ise
|
8.8 kat
|
Öte yandan ikinci derecede akrabada
(teyze, hala, büyükanne, yeğen) meme kanseri varlığı yukarıdaki faktörler ayrı
ayrı incelenmeksizin, yani “genelde” riski yaklaşık 1.5 kat arttırmaktadır.
Meme kanserinin ailesel yatkınlık
gösterdiği kesindir. Şu ana dek meme kanseri ile kesin ilişkili olduğu bilinen
iki gen mutasyonu bulunmuştur. Bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. Ancak
BRCA 1 ve BRCA 2 olarak adlandırılan bu genler tüm meme kanseri olgularının
yalnızca %0.1’ini oluşturmaktadır ve varlıkları yumurtalık kanseri ile de
ilişkilidir. Bu mutasyonun bir laboratuar testi ile saptanması olasıdır.
Şimdilik, ailesinde kuvvetli meme kanseri veya over kanseri öyküsü olan
kişilerde bu testin yapılması istenmektedir. Yani iki veya daha fazla birinci
derecede akrabada meme kanseri varlığı özellikle de bu kişilerin tanısının 50
yaşından önce konmuş olması durumunda kişinin konu ile ilgili bir hekimle
tartışması en iyi yol olarak görünmektedir.
Evde Bakımda Kaliteli Hizmet İ Evde Bakım
Diğer risk faktörleri:
a) Meme
kanserinin en kuvvetli risk faktörleri ne yazık ki değiştirmemizin mümkün
olmadığı cinsiyet ve yaştır. Kadın cinsiyeti çok kuvvetli bir
risk faktörüdür. (Erkeklerde de meme kanserine rastlanmaktadır) Bir diğer
kuvvetli risk faktörü de yaştır. Aşağıdaki tabloda yaş gruplarında meme
kanserine rastlanma olasılığının ne olduğu gösterilmiştir.
30-40 yaş arası
|
252’de 1
|
40-50 yaş arası
|
68’de 1
|
50-60 yaş arası
|
35’de 1
|
60-70 yaş arası
|
27’de 1
|
Yaşam boyu risk
|
8’de 1
|
b) Değiştirmemizin
mümkün olmadığı bir diğer risk faktörü; adet başlangıç yaşıdır. 12 yaşından
önce ilk adetini görmüş olmak hastalık riskini 1.2 oranında arttırmaktadır.
c) Annenin
yaptığı ilk canlı doğum sırasında yaşının yüksek olması yada hiç doğum yapmamış
olması da risk faktörüdür. Hiç doğum yapmamış kadınlara göre, ilk doğumunu 20
yaşından önce yapmış kadınlar yaklaşık iki kat daha fazla risk altındadırlar.
Başka bir veri kaynağına göre; ilk doğumunu 20-25 yaş arasında yapmış olan
kadınlara göre 30 yaşından sonra ilk doğumunu yapmış kadınlar yaklaşık 1.9 kat
daha fazla risk altındadırlar.
d) Geç
menopoz (55 yaşının üstünde) da bir başka risk faktörü olup meme kanseri
riskini yaklaşık iki kat arttırmaktadır.
e) Süt
vermenin meme kanseri ile ilişkisi özellikle menopoz sonrasında tanı konan
olgular için çok açık olmamakla beraber, kadının süt verdiği her yıl için meme
kanseri olma riskinin %4.5 kadar azaldığı ve her doğum için de ek olarak %7
azaldığı bilinmektedir.
f) Hormon
Replasman Tedavisi (menopoz sonrası verilen hormon tedavisi) kullanan
kadınlarda risk yaklaşık 1.35 kat artmaktadır. Öte yandan bu risk hormon
tedavisi sonlandırıldıktan 5 yıl sonra hiç kullanmamışçasına geriye döner.
g) Daha
önce meme kanseri olmak ve daha önce göğüs bölgesine radyoterapi almak meme
kanseri riskini arttırmaktadır.
h) 50
yaşından önce meme biyopsisi yapılmış olması biyopsi sonucu selim de olsa yaşam
boyu riski 1.7 kat 2 yada daha fazla biyopsi yapılmış olması ise 2.9 kat
arttırmaktadır. 50 yaşının üstünde ise bu oranlar sırasıyla 1.3 ve 1.6’dır.
i)
Biyopside hiperplazi saptanmış olması riski
yaklaşık 2 kat, atipik hiperplazi saptanmış olması ise 5 kat arttırmaktadır.
Öte yandan biyopside in-situ karsinom saptanması riskin 8 ila 10 kat daha fazla
olduğunu gösterir.
j) Alkol
ve/veya sigara kullanımının çok belirgin olmamakla birlikte meme kanseri
riskini arttırdığı düşünülmektedir. Unutmamak gerekir bunlar sözü edilen risk
faktörleri arasında değiştirilebilir olan az sayıdaki faktördendir. Diğer değiştirilebilir risk faktörleri de
fazla şişmanlık ve fazla miktarda yağlı yiyecekler tüketmektir.
Tüm bu değiştirilemeyen
risk faktörlerinin varlığı ve yaşam boyu meme kanseri olma riskinin tüm
kadınlar için son derece yüksek oluşu erken tanı ve tarama testlerinin önemini
arttırmaktadır.
Evde Bakımda Kaliteli Hizmet İ Evde Bakım
Kaynaklar:
- Zuber TJ. Woman and Breast Cancer Article. www.aafp.org/x16621.xml?printxml. 28.08.2006 tarihinde erişilmiştir.
Hazırlayan: Doç.Dr.Pemra C. Ünalan
Evde Bakımda Kaliteli Hizmet İ Evde Bakım
tşk ederim çok yararlı bir yazı olmuş
YanıtlaSil